Cumhurbaşkanı Erdoğan: İsrail, ne yaptığının farkında değil
Cumhurbaşkanı Erdoğan: İsrail, ne yaptığının farkında değil
Cumhurbaşkanı Erdoğan: İsrail, ne yaptığının farkında değil
Aybala MELEK/ ANKARA, (DHA)- CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, İsrail ile İran arasındaki çatışmaya ilişkin, "Batı'nın sınırsız desteğiyle İran'a saldıran, Gazze'yi yerle bir eden, bölgedeki her ülkeye kabadayılık taslayan İsrail, aslında ne yaptığının farkında değil. Belki ileride yaptığı hatanın farkına varacak ama korkarız o vakit iş işten çoktan geçmiş olacak." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgede ciddi gerilimlerin, çatışmaların ve savaşların yaşandığını kaydederek, "Rusya-Ukrayna Savaşı, her iki tarafı da yıpratan ağır sonuçlarıyla sürüyor. Pakistan-Hindistan arasındaki gerilim, çatışma boyutuyla çok uzun sürmese de tarafların sahip oldukları güç sebebiyle potansiyel tehlike vasfını koruyor. İsrail'in Gazze'de tüm dünyanın gözleri önünde işlediği soykırım ile Lübnan ve Suriye'de gerçekleştirdiği pervasız eylemler, hepimizin yüreğini kanatıyor. Aynı İsrail, şimdi de komşumuz İran'a karşı bir saldırı başlattı. İran'ın nükleer tesislerini hedef alma bahanesiyle girişilen saldırının aslında çok kapsamlı ve sinsi amaçları olduğu her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. Biz en başından beri İran'ın nükleer programıyla ilgili tartışmaların müzakere masasında yürütülmesi gerektiğini savunduk. Bugün de aynı noktadayız. Cuma gününden beri gerek şahsen biz, gerek Dışişleri Bakanımız çatışmaları durdurmak için yoğun bir diplomasi trafiği yürütüyoruz" dedi.
'NE YAPILMASI GEREKİYORSA YAPMAYA HAZIRIZ'
Yürütülen diplomasi trafiğinde İsrail'in haydutluğa varan saldırganlığının tüm bölge için oluşturduğu tehdit ve tehlikelere dikkat çektiklerini, Türkiye olarak kolaylaştırıcılık dahil ne yapılması gerekiyorsa yapmaya hazır olduklarını belirttiklerini ifade eden Erdoğan, "Batı'nın sınırsız desteğiyle İran'a saldıran, Gazze'yi yerle bir eden, bölgedeki her ülkeye kabadayılık taslayan İsrail, aslında ne yaptığının farkında değil. Belki ileride yaptığı hatanın farkına varacak ama korkarız o vakit iş işten çoktan geçmiş olacak. Unutulmamalıdır ki, bu kadim coğrafyada hiçbir ülke kendi sınırlarından ve yönetiminden ibaret değildir. Binlerce yıllık derin ilişkiler sebebiyle, bölgedeki her hadise tüm toplumları yakından ilgilendirir. Etkiler orta ve uzun vadeli sonuçlar doğurur. Nitekim Filistin halkına ve topraklarına saldırmak sadece oradaki birkaç milyon insanla sınırlı bir hadise değildir. Yine İran topraklarına ve halkına saldırmak, sadece İran devletini ilgilendiren bir vaka da değildir. Aynı tespitleri Pakistan ve Afganistan coğrafyası ile Türk Cumhuriyetleri Kuzey Afrika bölgesi için de yapabiliriz. Türkiye mevzubahis olduğunda kıtaları aşan bir etki gücünden söz etmek mümkündür. Bölgemizde bu hakikatler gözetilmeden atılan her adım ileride yaşanacak başka felaketlere davetiye çıkartır. Bu felaketler de genellikle zalimlerin bertaraf olmasıyla sonuçlanır. Dolayısıyla İsrail, yaptığı her zulümle, döktüğü her kanla, işlediği her insanlık suçu ile adım adım kendi varlığını ve toplumunun geleceğini riske etmektedir. Çünkü zulümle abad olunmaz. Zulmün sonu derin bir pişmanlıktır. Biz Türkiye ve Türk milleti olarak, medeniyet mirasımızın bize vaaz ettiği ahlak, vicdan, adalet, hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde önce kendi vatandaşımızı, onunla birlikte dost ve kardeş toplumları, en nihayetinde de tüm insanlığı kucaklamak için samimi bir gayret içerisindeyiz. Bu gayretimizi kimi zaman yaptığımız yardımlarla, kimi zaman diplomatik desteklerimizle, kimi zaman ticari ve teknolojik ortaklıklarımızla, kimi zaman sosyal ve kültürel kaynaşmalarımızla somutlaştırıyoruz. Yakın zamanda Balkanlar'da, Karabağ'da, Libya'da, Suriye'de bu yaklaşımın neticelerini hep birlikte takip ettik. İnşallah bundan sonra da sadece kendi içimizde birliği, beraberliği, kardeşliği yüceltmekle kalmayacak, aynı iklimin bölgemizde de hakim olmasını sağlayacak girişimlerimize devam edeceğiz" diye konuştu.
'HİÇKİMSENİN BİZE EFELENMEYİ GÖZE ALAMAYACAĞI BİR SAVUNMA KAPASİTESİNE ERİŞECEĞİZ'
Erdoğan, 23 yılda savunma sanayi alanında yürütülen çalışmalara ilişkin, "İktidara geldiğimizde, ülkemizde savunma sanayi adına, hiçbir şey yoktu demeyelim ama gerçek anlamda dişe dokunur, sözünü ettiğimiz 'caydırıcılık' gücünün altını dolduracak kayda değer bir birikim yoktu. Kıbrıs Barış Harekatı'nın ardından başlatılan iyi niyetli girişimler, 'montaj sanayi' diyebileceğimiz seviyenin ötesine geçememişti. Yenilikçilik adına ise ortada hiçbir çaba, hiçbir faaliyet yoktu. Hemen kolları sıvadık, acil ihtiyaçlar dışındaki hazır alım siparişlerini iptal ettik. Bu kaynağı, üzerine ilaveler de yaparak büyüttük ve savunma sanayimizin emrine verdik. Tabii ki 23 yılda bu noktaya ulaşmak öyle kolay olmadı. Dışarıdan gelen engellemeleri zaten normal karşılıyoruz ama içeride birilerinin yapılan her işi kötüleyerek bürokraside, akademide, medyada olmadık engeller çıkartarak sabote etmeye kalkışmalarını asla unutmadık, unutmayacağız. Aynı zihniyet bugün de fırsatını bulduğu her konuda ve her an sabotajlarına devam ediyor. Bunlar bedenen bu ülkenin vatandaşı ama ruhlarını emperyalistlerin emrine vermiş mankurtlardır. Her ne yaptıysak bizden gözüküp, oklarını bize fırlatan bu emperyalist uşaklarına rağmen yaptık. Geldiğimiz noktada bilhassa insansız hava araçları konusunda dünyanın önde gelen ülkeleri arasına girdik. Zırhlı kara araçları konusunda adeta küresel bir markaya dönüştük. Kendi insanlı ve insansız uçaklarımızı, kendi füzelerimizi, kendi radarlarımızı, kendi deniz araçlarımızı, kendi haberleşme sistemlerimizi geliştiriyor, üretiyoruz. Şunu büyük bir gururla ve gönül huzuruyla ifade etmek isterim; En zoru artık atık olarak geride kalmıştır. Bir ürünü tasarımı, yazılımı, donanımı ve diğer unsurlarıyla üretim aşamasına getirmenin ne demek olduğunu en iyi biz biliriz. Şimdi envanterimize giren bu ürünleri caydırıcılığımızı destekleyecek şekilde ve miktarda imal etme safhasına geldik. Milli savaş uçağımız KAAN, bunun en çarpıcı örneklerinden biridir. Aynı şekilde orta ve uzun menzilli füze stoklarımızı son gelişmeler ışığında caydırıcılık düzeyine getirecek üretim planlamalarını yapıyoruz. İnşallah çok uzun olmayan bir süreçte hiç ama hiç kimsenin bize efelenmeyi dahi göze alamayacağı bir savunma kapasitesine erişmiş olacağız. Bunun şartı ise siyasi istikrarı korumaktan, ekonomimizi güçlü tutmaktan, sosyal barışı tahkim etmekten, diplomatik ilişkilerimizi geliştirmekten geçiyoruz" dedi.
'İTTİFAKIMIZ TÜRKİYE'NİN İSTİKLALİNİN TEMİNATIDIR'
Türkiye'nin her alanda geleceğine umutla baktığını kaydeden Erdoğan, "İktidarımız ve ittifakımız, bölgemizin içinde bulunduğu bu sancılı dönemde Türkiye'nin istiklal ve istikbalinin temelidir ve teminatıdır. 86 milyonun emaneti emin ve ehil ellerde güvendedir. Türkiye Yüzyılı'nın inşasına Allah'ın izniyle kimse mani olamayacaktır. Bugüne kadar nice badirenin üstesinden nasıl alnımızın akıyla geldiysek, bölgemizdeki krizlerin menfi etkilerinden de ülkemizi inşallah uzakta tutacağız. Ülkemizin politik ve sosyal kutuplaşma yoluyla, sokak ve gerilim siyasetiyle, içi boş hamasi söylemlerle zaafa uğratılması bu ülkede kimsenin hayrına değildir. İktidarı zaafa düşürmek için ülkenin zaafa düşmesine bile 'eyvallah' diyenler tarih önünde de maşeri vicdanda da bunun hesabını veremezler. Muhalefetin tribünlere oynama uğruna Rusya-Ukrayna savaşının başlangıcında yaptıkları yanlışa tekrar düşmemelerini arzu ediyoruz. Gün, özellikle sorumlu siyaset yapma günüdür. Türkiye, tüm hadiseleri devlet aklıyla ve köklü tecrübesiyle okumakta, sağduyulu ve soğukkanlı bir şekilde değerlendirmekte, 86 milyonun tamamının güvenliği ve huzuru için gerekli adımları atmaktadır. Birileri gibi ateşe benzin dökmenin değil, daha fazla büyümeden bir an önce yangını söndürmenin derdindeyiz. Amacımız, bölgemizde sulh sükûnun hakim olması, istikrar ve güven ortamının çok güçlü biçimde tesis ve tahkim edilmesidir" ifadelerini kullandı.
'250 BİNİNCİ AFET KONUTUNUN ANAHTARINI TESLİM EDECEĞİZ'
Erdoğan, Türkiye'nin en büyük ihtiyacının birlik ve kardeşlik siyaseti olduğunu ifade ederek, "Birbirimize inanarak, birbirimize güvenerek, 86 milyon kalp kalbe vererek güzel yarınlara inşallah hep beraber varacağız. Türkiye'yi bölgesinde ve dünyada müessir bir güce dönüştürme hedefimizde hiçbir sapma olmadığının altını bir kez daha çizmek istiyorum. Bugün dünden daha iyiyiz, daha güçlüyüz, daha ileri bir konumdayız. İnşallah yarın bugünden de güçlü olacağız. Allah'ın yardımı aziz milletimizin duasıyla durmadan duraksamadan çalışmaya, ülkemizi, milletimizi kalkındıracak hizmetlere imza atmaya devam edeceğiz. Nitekim bölgemizde yaşanan tüm krizlere rağmen milletimizin dertlerine derman olmanın gayretindeyiz. Deprem bölgemizin yeniden inşa ve ihyası gündemimizin ilk sırasındaki yerini korumaktadır. Şimdiye kadar 201 bin konutun anahtarını hak sahibi kardeşlerimize teslim ettik. Perşembe günü Kahramanmaraş'ta 250 bininci afet konutunun da anahtarlarını depremzede kardeşlerimize teslim edeceğiz" dedi. (DHA)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.