Bakan Fidan: Türkiye ve bölge için tehdit olmaktan çıkarsınlar kendilerini

Politika (DHA) - Demirören Haber Ajansı | 13.08.2025 - 15:32, Güncelleme: 13.08.2025 - 15:34
 

Bakan Fidan: Türkiye ve bölge için tehdit olmaktan çıkarsınlar kendilerini

Bakan Fidan: Türkiye ve bölge için tehdit olmaktan çıkarsınlar kendilerini
Gizem CENGİL/ANKARA, (DHA)- DIŞİŞLERİ Bakanı Hakan Fidan, Suriye'deki duruma ilişkin, "Artık YPG yönetim kadrolarının zaman kazanma, zamana oynama politikasını bırakması lazım. Bekledikleri karışıklık çıkmayacak. Çıksa bile onların istediği bir sonuç hiçbir zaman gerçekleşmeyecek. Buradan tekrar çağrım YPG yönetimine; Şam yönetimi ile olumlu bir angajmana girsinler. Suriye'nin geleceğini beraber inşa etmek için ellerinden geleni yapsınlar. Oradaki silahlı unsurlarla dünyadan topladıkları bir ton teröristle Türkiye ve bölge için tehdit olmaktan çıkarsınlar kendilerini bir an önce" dedi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani, Suriye Savunma Bakanı Murhef Ebu Kasra ve Suriye İstihbarat Başkanı Hüseyin es Seleme ile bakanlıkta bir araya geldi. Bakanlar Fidan ve Şeybani, görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Fidan, olumlu bir gündemle ilerleyen bir süreci, hep beraber hayata geçirdiklerini belirterek, "Fakat bu süreçten rahatsız olan bölgedeki belli aktörlerin, Suriye'deki bu olumlu gelişmeyi olumsuza çevirmek, durdurmak için belli eylemleri hayata geçirdiğini görüyoruz. Lazkiye'de başlayan olaylar, daha sonra Süveyda'daki hareketlilik, YPG'nin bir türlü sisteme entegre olmamadaki oyunbozanlık rolü gösteriyor ki Suriye'de açılan bu olumlu sayfanın, insanların umduğu gibi istediği gibi gitmesi bir hayli zor olacak gözüküyor. Burada bir meydan okuma var, bir zorluk var. Ama bizlere düşen de bu meydan okumayı, bu zorluğu çok iyi tanımlayıp, doğasını iyi analiz edip, ona göre tedbirler alıp, iş birlikleri ortaya koyarak, mümkün olduğunca barışçıl bir şekilde bu sorunları çözmeye çalışmak. Bu noktada Suriye'deki değerli kardeşlerimizle hem hayatın normal akışında, insanların ihtiyacı olan altyapı, enerji, ekonomi, yatırım, ticaret, eğitim, kültür, turizm gibi birçok konuda iş birliği yaparken, diğer taraftan da stratejik yüksek politika alanlarında da belli konuları düzenli olarak görüşmek ve hayata geçirmek için çalışmak zorundayız" ifadelerini kullandı. 'KARANLIK TABLONUN EN BÜYÜK AKTÖRLERİNDEN BİRİ İSRAİL' Özellikle Süveyda olaylarından sonra Amman'da düzenlenen toplantılar serisini, Türkiye olarak desteklediklerini aktaran Fidan, "Burada Amerika'nın, Ürdün'ün, Suriye'nin ve Suriye-Ürdün sınırında bulunan kabilelerin bir araya gelerek bu sorunu barışçıl bir şekilde çözme arayışını tabii ki son derece olumlu bulduk. Ama burada, bu karanlık tablonun şu anda en büyük aktörlerinden biri İsrail olmuş durumda. İsrail'in bölgedeki yayılmacı politikalarının biliyorsunuz bir ayağını da Suriye oluşturmakta. Özellikle Suriye'de karışıklığın çıkması, zayıf ve kaotik ortamın olması İsrail'in kendi ulusal güvenlik değerlendirmeleri için bir öncelik parametresi haline gelmiş gözüküyor. Bizim her zaman için buradan İsrail yönetimine, İsrail halkına tavsiyemiz; sizin güvenliğiniz, komşunuz olan ülkelerin zayıflığından, kaos içerisinde bulunmasından geçmiyor. Bu ülkelerin tam tersine refah, istikrarlı bir durum içerisinde bulunmasından geçiyor. Bu ülkeleri zayıf, istikrarsız ve işgal altında tutmak için atacağınız her adımın, bölgedeki diğer krizleri de tetikleme riski olduğunu ve tetiklediğini de hatırlamaları, bilmeleri gerekiyor" diye konuştu. 'GÜVENLİĞİ BOZUCU TAVIRLARIN MÜSAMAHA GÖRMEMESİ GEREKİYOR' Belli gelişmelerin kimseye sürpriz olmaması gerektiğini ifade eden Fidan, "Burada ortaya çıkması mümkün krizlerin önceden analizini yapıp, daha sonra ikazını yapıyoruz. Bu noktada Suriye'nin istikrarını, birliğini, bütünlüğünü, Suriye halkının refahını, güvenliğini bozucu tavırların müsamaha görmemesi gerekiyor. Yeni kurulan Suriye hükümetinin, tabii ki karşılaştığı zorluklar var, baş başa bulunduğu imkansızlıklar var. Bunlar da bir realite ama dışarıdan olumsuz bir müdahale olmadığı sürece, bölgesel iş birliğinin küresel anlayış diplomasisinin Suriye'deki yaraları hızlıca sarma potansiyeli olduğunu da bu geçtiğimiz 7 ay içerisinde gördük. Bu sürecin bu şekilde gelişmesini hiç tahmin etmeyenler, ummayanlar birdenbire dediler ki; 'Ya şu ana kadar bu yönetim birçok krizin içerisine girmeliydi; ama hem yönetim anlayışı hem diyalog anlayışı hem bölgedeki aktörlerle iş birliği şekli, bir kriz doğurmuyor. O zaman biz bir kriz ortaya çıkartalım. Mevcut olan krizleri körükleyerek, sosyal faaliyetlerini harekete geçirerek biz bir problem alanı oluşturalım.' Bu resim, bu kadar net" dedi. 'BELLİ HEDEFLERİ ÖNCELEMEKTE FAYDA VAR' Yeni Suriye'nin, bütün Suriye'yi oluşturan halkların, inanışların, kültürlerin muhafaza edildiği, bir arada yaşayabildiği, bütünlük içerisinde, birlik içerisinde olması gerektiğini ifade eden Fidan, "Biz Türkiye olarak bu yöndeki telkinlerimizi, tavsiyelerimizi ve çalışmalarımızı, arkadaşlarımızla beraber yapıyoruz. Memnuniyetle görüyoruz ki kardeşlerimizin de görüşü, duruşu o yönde ama dediğim gibi realitede birtakım sıkıntılar olabiliyor. Belli konuların hayata geçmesi zaman alabiliyor. Onun için belli hedefleri öncelemekte fayda var. En büyük öncelik halkın can güvenliğinin sağlanması, güvenlikle ilgili bir problemin olmaması, ülkenin toprak bütünlüğünün sıkıntı içerisinde olmaması, ülkenin egemenliğinin sıkıntı içerisinde olmaması ve daha sonra siyasal kurumların ayağa kalkması paralelinde devlete hizmet götüren, halka hizmet götüren başta silahlı kuvvetler, güvenlik kuvvetleri olmak üzere altyapı, üst yapı için çalışan kurumların da ayağa kalkması gerekiyor. Şu ana kadar değerli kardeşlerimizin attığı çok yoğun adımlar var. Bu adımlar neticesinde de hissedilir, görünür birtakım iyileşmeler var. Ama dediğim gibi her şeyin çok başındayız. Bunu bölge ülkeleri de görüyor, takdir ediyor. Uluslararası toplumda onun için Suriyeli kardeşlerimizin bu olumlu ve pozitif ajandayla ilerleyebilmeleri için sessiz, müdahale edilmeyen, güvenliklerinin tehdit altında olmadığı, karışıklığın olmadığı bir sürece ihtiyacı var. Bizim görevimiz, bu süreci Suriye halkına ve Suriye devletine hep beraber, el birliği ile vermek. Ama tekrar ediyorum. Bölgedeki her aktör, bizim gibi yapıcı bir niyet, yapıcı bir vizyon taşımıyor. Oyunbozanlar var ve bunların başında da mevcut İsrail yönetiminin uygulamış olduğu politikalar geliyor" açıklamasında bulundu. 'TOLERE ETMEKTE ZORLANDIĞIMIZ GELİŞMELERİ GÖRMEYE BAŞLIYORUZ' Fidan, Suriye'nin toprak bütünlüğü ve bütün halk kesimlerinin can mal güvenliğinin fevkalade önemli olduğunu belirterek, "Bu konuda bir dengeli yaklaşımın hayata geçmesi her zaman için önemliydi. Yeni dönemde tabii özellikle YPG-SDG tarafından çok fazla açıklama yapıldığını görüyoruz. Maalesef bu açıklamaların toplamına baktığımız zaman ortaya şöyle bir tablo çıkıyor. Bir, '10 Mart mutabakatını biz bu şekilde algılamıyoruz. Yani Suriye ile yaptığımız anlaşma çok fazla. O anlaşmada yazan maddeler de bizi bağlar bir nitelik taşımıyor' ifadeleri var. İkincisi, 'Türkiye'de yürüyen süreç de bizi hiç ilgilendirmiyor.' Peki sizi ne ilgilendiriyor? Yani bölgenin aziz Kürtlerini, Kürt kardeşlerimizi, Suriye'deki Kürt kardeşlerimizi, İsrail'in maşası yapmak mı ilgilendiriyor sizi, ne ilgilendiriyor? Yani artık bu politikaya son vermeniz lazım. Bölgeden birisi gelecek, sizin örgütünüzün devamlılığını sağlayacak ve bu da sadece Kürtlerin aleyhine sonuçlanmakla kalmayıp Suriye'nin tamamına tesir edecek. Ha böyle bir strateji içinde mi devam etmek istiyorsunuz? Maalesef bu noktada bizim de artık tolere etmekte zorlandığımız gelişmeleri görmeye başlıyoruz. Halihazırda Türkiye'den, Irak'tan, İran'dan, Avrupa'dan gelen örgüt üyelerinin Suriye'yi terk etmediğini görüyoruz. Örgütün ne 10 Mart'tan sonra ne Türkiye'de yürüyen süreçten sonra Suriye'de herhangi bir olumlu manada güven telkin edici, silahlı hareketteki tehdidi ortadan kaldırdığını ifade eden bir gelişmeyi de görmüyoruz. Tam tersine, bütün süreçleri gerek Şam'daki süreçleri, gerek Ankara'daki süreçleri örgütün ömrünü uzatmak ve ortaya çıkacak muhtemel bir krizde faydayı maksimize etmek için bir bekleyiş içerisinde olduğunu görüyoruz. Ama bunu görmediğimizi zannetmesinler" diye konuştu. 'TÜRKİYE İŞGAL VE DOMİNASYON PEŞİNDE DEĞİL' ABD'nin yeni yönetiminin özellikle atadığı Suriye Özel Temsilcisi ve Ankara Büyükelçisi Tom Barrack'ın da olumlu çabaları ve gayretleri olduğunu aktaran Fidan, şöyle dedi: "Özellikle YPG'nin, SDG'nin Suriye yönetimiyle sulh içerisinde tehdit olma özelliğini kaybederek bir entegrasyon süreci içerisine girmesi, herkesin hakkının, hukukunun korunduğu bir ortamın ortaya çıkması için orada devam eden bir süreç var. Bu süreci de biz yapıcı bir süreç olarak görüyoruz. Detaylı birtakım sorunlarımız olabilir ama bunlar önemli değil. Biz her zaman için büyük ve stratejik resme baktık. Gerçek, stratejik maslahat gerçekleştiği sürece detaydaki sorunların ne olduğunun çok fazla önemi kalmayabiliyor. Dolayısıyla bu yöndeki çalışmaları destekliyoruz. Bu yöndeki çalışmaların artarak devam etmesi lazım ama artık YPG yönetim kadrolarının zaman kazanma, zamana oynama politikasını bırakması lazım. Bekledikleri karışıklık çıkmayacak. Çıksa bile onların istediği bir sonuç hiçbir zaman gerçekleşmeyecek. Yol yakınken Kürt kardeşlerimizi daha fazla riske atmaktan, onların geleceklerini rehine, ipotek altına almaktan çıkmaları lazım. Bakın bölgede yeni bir dönem var. Yeni bir ruh var. Türkiye'de yeni bir ruh var, dönem var. Olumlu bir süreç var. Yani bunlardan olumlu bir şekilde istifade etmek lazım. Kusura bakmayın kimse enayi değil. Biz enayi değiliz. Biz bu süreçlere büyük bir iyi niyet yatırıyoruz diye sizin orada ortaya koyduğunuz küçük kurnazlıkları görmüyor değiliz. Ama büyük devlet olmanın, büyük bir amaca hizmet etmenin de bir kuralı var. Onu yapıyoruz sadece. Ama sizi tekrar buradan uyarıyorum, davet ediyoruz. Durduğunuz yer halihazırda yer değil. Bunu değiştirin artık. Suriye'yi beraber nasıl inşa edeceğinizi düşünün. Önemli olan bu. Bizim tek derdimiz Suriye'deki bütün inanışlar, Suriye'nin birliği, bütünlüğü içerisinde kimseye tehdit oluşturmadan, hiçbir ülkenin sınırına göz dikmeden, hiçbir ülkeden kendi topraklarında terörist unsur, silahlı unsur bulundurmadan hayatlarına devam etsinler. Türkiye'nin istediği bu. Türkiye bölgede bir işgal ve dominasyon peşinde değil. Ama Türkiye'nin güvenlik taleplerinin tatmin edilmediği bir ortamda bizim burada rahat durma şansımız da yok. Bunu da açıkça söylüyoruz. Cumhurbaşkanımız da defaatle bunu ifade ettiler. Bizim bir numaralı siyasi refleksimiz her zaman için barış, sulh, iyi niyet, yapıcı bir yaklaşım. Cumhurbaşkanımız vizyonlarıyla, iradeleriyle bunu ortaya koyuyorlar. Ama biz bu konuda aldatılan olma gibi bir tarafta da olmayacağız. Ben bunun altını bu vesile ile bir kez daha çizmek istiyorum. Buradan tekrar çağrım YPG yönetimine, Şam yönetimi ile olumlu bir angajmana girsinler. Suriye'nin geleceğini beraber inşa etmek için ellerinden geleni yapsınlar. Oradaki silahlı unsurlarla dünyadan topladıkları bir ton teröristle Türkiye ve bölge için tehdit olmaktan çıkarsınlar kendilerini bir an önce. Biz bunu istiyoruz." 'TEHDİTLERLE KARŞI KARŞIYAYIZ' Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani ise Bakan Fidan ile görüşmelerinde ikili ve uluslararası konuları ele aldıklarını belirterek, "Uzun yıllarda biliyorsunuz savaş vardı. Her evi, her kenti, her köyü etkiledi, altyapı olarak, ekonomik olarak, kurumlar olarak çok zorluklar çektik ve çöküş içerisine girdik. Bugün bildiğiniz gibi yeni yeni sorunlarla karşı karşıyayız. Daha önceki yıllarda da karşılaştığımız gibi bunların başında İsrail'in tekrar eden tehditleri. Suriye'nin egemenliğine gerçekten göz koymuştur ve aynı zamanda bizim vatandaşlarımızın güvenliğini tehlikeye sokmaktadır. Tabii ki bu konuda görüşmeler devam ediyor. Doğrudan veya doğrudan olmayan tehditlerle karşı karşıyayız. Mesela Suriye'nin bölünmesi istenmektedir. Tabii ki bu girişimler bizleri mezhepsel ve ideolojik olarak bölmeyi amaçlamaktadır. Biz tabii ki bunlara karşı olmalıyız. Her şeye rağmen Suriye bugün tabii ki dengeli bir şekilde ve pratik bir şekilde çalışmalarını sürdürmektedir. Tabii ki Suriyelilerin tekrar dönmesi için de zemin hazırlamaya çalışıyoruz" dedi. (DHA)    
Bakan Fidan: Türkiye ve bölge için tehdit olmaktan çıkarsınlar kendilerini

Gizem CENGİL/ANKARA, (DHA)- DIŞİŞLERİ Bakanı Hakan Fidan, Suriye'deki duruma ilişkin, "Artık YPG yönetim kadrolarının zaman kazanma, zamana oynama politikasını bırakması lazım. Bekledikleri karışıklık çıkmayacak. Çıksa bile onların istediği bir sonuç hiçbir zaman gerçekleşmeyecek. Buradan tekrar çağrım YPG yönetimine; Şam yönetimi ile olumlu bir angajmana girsinler. Suriye'nin geleceğini beraber inşa etmek için ellerinden geleni yapsınlar. Oradaki silahlı unsurlarla dünyadan topladıkları bir ton teröristle Türkiye ve bölge için tehdit olmaktan çıkarsınlar kendilerini bir an önce" dedi.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani, Suriye Savunma Bakanı Murhef Ebu Kasra ve Suriye İstihbarat Başkanı Hüseyin es Seleme ile bakanlıkta bir araya geldi. Bakanlar Fidan ve Şeybani, görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Fidan, olumlu bir gündemle ilerleyen bir süreci, hep beraber hayata geçirdiklerini belirterek, "Fakat bu süreçten rahatsız olan bölgedeki belli aktörlerin, Suriye'deki bu olumlu gelişmeyi olumsuza çevirmek, durdurmak için belli eylemleri hayata geçirdiğini görüyoruz. Lazkiye'de başlayan olaylar, daha sonra Süveyda'daki hareketlilik, YPG'nin bir türlü sisteme entegre olmamadaki oyunbozanlık rolü gösteriyor ki Suriye'de açılan bu olumlu sayfanın, insanların umduğu gibi istediği gibi gitmesi bir hayli zor olacak gözüküyor. Burada bir meydan okuma var, bir zorluk var. Ama bizlere düşen de bu meydan okumayı, bu zorluğu çok iyi tanımlayıp, doğasını iyi analiz edip, ona göre tedbirler alıp, iş birlikleri ortaya koyarak, mümkün olduğunca barışçıl bir şekilde bu sorunları çözmeye çalışmak. Bu noktada Suriye'deki değerli kardeşlerimizle hem hayatın normal akışında, insanların ihtiyacı olan altyapı, enerji, ekonomi, yatırım, ticaret, eğitim, kültür, turizm gibi birçok konuda iş birliği yaparken, diğer taraftan da stratejik yüksek politika alanlarında da belli konuları düzenli olarak görüşmek ve hayata geçirmek için çalışmak zorundayız" ifadelerini kullandı.

'KARANLIK TABLONUN EN BÜYÜK AKTÖRLERİNDEN BİRİ İSRAİL'

Özellikle Süveyda olaylarından sonra Amman'da düzenlenen toplantılar serisini, Türkiye olarak desteklediklerini aktaran Fidan, "Burada Amerika'nın, Ürdün'ün, Suriye'nin ve Suriye-Ürdün sınırında bulunan kabilelerin bir araya gelerek bu sorunu barışçıl bir şekilde çözme arayışını tabii ki son derece olumlu bulduk. Ama burada, bu karanlık tablonun şu anda en büyük aktörlerinden biri İsrail olmuş durumda. İsrail'in bölgedeki yayılmacı politikalarının biliyorsunuz bir ayağını da Suriye oluşturmakta. Özellikle Suriye'de karışıklığın çıkması, zayıf ve kaotik ortamın olması İsrail'in kendi ulusal güvenlik değerlendirmeleri için bir öncelik parametresi haline gelmiş gözüküyor. Bizim her zaman için buradan İsrail yönetimine, İsrail halkına tavsiyemiz; sizin güvenliğiniz, komşunuz olan ülkelerin zayıflığından, kaos içerisinde bulunmasından geçmiyor. Bu ülkelerin tam tersine refah, istikrarlı bir durum içerisinde bulunmasından geçiyor. Bu ülkeleri zayıf, istikrarsız ve işgal altında tutmak için atacağınız her adımın, bölgedeki diğer krizleri de tetikleme riski olduğunu ve tetiklediğini de hatırlamaları, bilmeleri gerekiyor" diye konuştu.

'GÜVENLİĞİ BOZUCU TAVIRLARIN MÜSAMAHA GÖRMEMESİ GEREKİYOR'

Belli gelişmelerin kimseye sürpriz olmaması gerektiğini ifade eden Fidan, "Burada ortaya çıkması mümkün krizlerin önceden analizini yapıp, daha sonra ikazını yapıyoruz. Bu noktada Suriye'nin istikrarını, birliğini, bütünlüğünü, Suriye halkının refahını, güvenliğini bozucu tavırların müsamaha görmemesi gerekiyor. Yeni kurulan Suriye hükümetinin, tabii ki karşılaştığı zorluklar var, baş başa bulunduğu imkansızlıklar var. Bunlar da bir realite ama dışarıdan olumsuz bir müdahale olmadığı sürece, bölgesel iş birliğinin küresel anlayış diplomasisinin Suriye'deki yaraları hızlıca sarma potansiyeli olduğunu da bu geçtiğimiz 7 ay içerisinde gördük. Bu sürecin bu şekilde gelişmesini hiç tahmin etmeyenler, ummayanlar birdenbire dediler ki; 'Ya şu ana kadar bu yönetim birçok krizin içerisine girmeliydi; ama hem yönetim anlayışı hem diyalog anlayışı hem bölgedeki aktörlerle iş birliği şekli, bir kriz doğurmuyor. O zaman biz bir kriz ortaya çıkartalım. Mevcut olan krizleri körükleyerek, sosyal faaliyetlerini harekete geçirerek biz bir problem alanı oluşturalım.' Bu resim, bu kadar net" dedi.

'BELLİ HEDEFLERİ ÖNCELEMEKTE FAYDA VAR'

Yeni Suriye'nin, bütün Suriye'yi oluşturan halkların, inanışların, kültürlerin muhafaza edildiği, bir arada yaşayabildiği, bütünlük içerisinde, birlik içerisinde olması gerektiğini ifade eden Fidan, "Biz Türkiye olarak bu yöndeki telkinlerimizi, tavsiyelerimizi ve çalışmalarımızı, arkadaşlarımızla beraber yapıyoruz. Memnuniyetle görüyoruz ki kardeşlerimizin de görüşü, duruşu o yönde ama dediğim gibi realitede birtakım sıkıntılar olabiliyor. Belli konuların hayata geçmesi zaman alabiliyor. Onun için belli hedefleri öncelemekte fayda var. En büyük öncelik halkın can güvenliğinin sağlanması, güvenlikle ilgili bir problemin olmaması, ülkenin toprak bütünlüğünün sıkıntı içerisinde olmaması, ülkenin egemenliğinin sıkıntı içerisinde olmaması ve daha sonra siyasal kurumların ayağa kalkması paralelinde devlete hizmet götüren, halka hizmet götüren başta silahlı kuvvetler, güvenlik kuvvetleri olmak üzere altyapı, üst yapı için çalışan kurumların da ayağa kalkması gerekiyor. Şu ana kadar değerli kardeşlerimizin attığı çok yoğun adımlar var. Bu adımlar neticesinde de hissedilir, görünür birtakım iyileşmeler var. Ama dediğim gibi her şeyin çok başındayız. Bunu bölge ülkeleri de görüyor, takdir ediyor. Uluslararası toplumda onun için Suriyeli kardeşlerimizin bu olumlu ve pozitif ajandayla ilerleyebilmeleri için sessiz, müdahale edilmeyen, güvenliklerinin tehdit altında olmadığı, karışıklığın olmadığı bir sürece ihtiyacı var. Bizim görevimiz, bu süreci Suriye halkına ve Suriye devletine hep beraber, el birliği ile vermek. Ama tekrar ediyorum. Bölgedeki her aktör, bizim gibi yapıcı bir niyet, yapıcı bir vizyon taşımıyor. Oyunbozanlar var ve bunların başında da mevcut İsrail yönetiminin uygulamış olduğu politikalar geliyor" açıklamasında bulundu.

'TOLERE ETMEKTE ZORLANDIĞIMIZ GELİŞMELERİ GÖRMEYE BAŞLIYORUZ'

Fidan, Suriye'nin toprak bütünlüğü ve bütün halk kesimlerinin can mal güvenliğinin fevkalade önemli olduğunu belirterek, "Bu konuda bir dengeli yaklaşımın hayata geçmesi her zaman için önemliydi. Yeni dönemde tabii özellikle YPG-SDG tarafından çok fazla açıklama yapıldığını görüyoruz. Maalesef bu açıklamaların toplamına baktığımız zaman ortaya şöyle bir tablo çıkıyor. Bir, '10 Mart mutabakatını biz bu şekilde algılamıyoruz. Yani Suriye ile yaptığımız anlaşma çok fazla. O anlaşmada yazan maddeler de bizi bağlar bir nitelik taşımıyor' ifadeleri var. İkincisi, 'Türkiye'de yürüyen süreç de bizi hiç ilgilendirmiyor.' Peki sizi ne ilgilendiriyor? Yani bölgenin aziz Kürtlerini, Kürt kardeşlerimizi, Suriye'deki Kürt kardeşlerimizi, İsrail'in maşası yapmak mı ilgilendiriyor sizi, ne ilgilendiriyor? Yani artık bu politikaya son vermeniz lazım. Bölgeden birisi gelecek, sizin örgütünüzün devamlılığını sağlayacak ve bu da sadece Kürtlerin aleyhine sonuçlanmakla kalmayıp Suriye'nin tamamına tesir edecek. Ha böyle bir strateji içinde mi devam etmek istiyorsunuz? Maalesef bu noktada bizim de artık tolere etmekte zorlandığımız gelişmeleri görmeye başlıyoruz. Halihazırda Türkiye'den, Irak'tan, İran'dan, Avrupa'dan gelen örgüt üyelerinin Suriye'yi terk etmediğini görüyoruz. Örgütün ne 10 Mart'tan sonra ne Türkiye'de yürüyen süreçten sonra Suriye'de herhangi bir olumlu manada güven telkin edici, silahlı hareketteki tehdidi ortadan kaldırdığını ifade eden bir gelişmeyi de görmüyoruz. Tam tersine, bütün süreçleri gerek Şam'daki süreçleri, gerek Ankara'daki süreçleri örgütün ömrünü uzatmak ve ortaya çıkacak muhtemel bir krizde faydayı maksimize etmek için bir bekleyiş içerisinde olduğunu görüyoruz. Ama bunu görmediğimizi zannetmesinler" diye konuştu.

'TÜRKİYE İŞGAL VE DOMİNASYON PEŞİNDE DEĞİL'

ABD'nin yeni yönetiminin özellikle atadığı Suriye Özel Temsilcisi ve Ankara Büyükelçisi Tom Barrack'ın da olumlu çabaları ve gayretleri olduğunu aktaran Fidan, şöyle dedi:

"Özellikle YPG'nin, SDG'nin Suriye yönetimiyle sulh içerisinde tehdit olma özelliğini kaybederek bir entegrasyon süreci içerisine girmesi, herkesin hakkının, hukukunun korunduğu bir ortamın ortaya çıkması için orada devam eden bir süreç var. Bu süreci de biz yapıcı bir süreç olarak görüyoruz. Detaylı birtakım sorunlarımız olabilir ama bunlar önemli değil. Biz her zaman için büyük ve stratejik resme baktık. Gerçek, stratejik maslahat gerçekleştiği sürece detaydaki sorunların ne olduğunun çok fazla önemi kalmayabiliyor. Dolayısıyla bu yöndeki çalışmaları destekliyoruz. Bu yöndeki çalışmaların artarak devam etmesi lazım ama artık YPG yönetim kadrolarının zaman kazanma, zamana oynama politikasını bırakması lazım. Bekledikleri karışıklık çıkmayacak. Çıksa bile onların istediği bir sonuç hiçbir zaman gerçekleşmeyecek. Yol yakınken Kürt kardeşlerimizi daha fazla riske atmaktan, onların geleceklerini rehine, ipotek altına almaktan çıkmaları lazım. Bakın bölgede yeni bir dönem var. Yeni bir ruh var. Türkiye'de yeni bir ruh var, dönem var. Olumlu bir süreç var. Yani bunlardan olumlu bir şekilde istifade etmek lazım. Kusura bakmayın kimse enayi değil. Biz enayi değiliz. Biz bu süreçlere büyük bir iyi niyet yatırıyoruz diye sizin orada ortaya koyduğunuz küçük kurnazlıkları görmüyor değiliz. Ama büyük devlet olmanın, büyük bir amaca hizmet etmenin de bir kuralı var. Onu yapıyoruz sadece. Ama sizi tekrar buradan uyarıyorum, davet ediyoruz. Durduğunuz yer halihazırda yer değil. Bunu değiştirin artık. Suriye'yi beraber nasıl inşa edeceğinizi düşünün. Önemli olan bu. Bizim tek derdimiz Suriye'deki bütün inanışlar, Suriye'nin birliği, bütünlüğü içerisinde kimseye tehdit oluşturmadan, hiçbir ülkenin sınırına göz dikmeden, hiçbir ülkeden kendi topraklarında terörist unsur, silahlı unsur bulundurmadan hayatlarına devam etsinler. Türkiye'nin istediği bu. Türkiye bölgede bir işgal ve dominasyon peşinde değil. Ama Türkiye'nin güvenlik taleplerinin tatmin edilmediği bir ortamda bizim burada rahat durma şansımız da yok. Bunu da açıkça söylüyoruz. Cumhurbaşkanımız da defaatle bunu ifade ettiler. Bizim bir numaralı siyasi refleksimiz her zaman için barış, sulh, iyi niyet, yapıcı bir yaklaşım. Cumhurbaşkanımız vizyonlarıyla, iradeleriyle bunu ortaya koyuyorlar. Ama biz bu konuda aldatılan olma gibi bir tarafta da olmayacağız. Ben bunun altını bu vesile ile bir kez daha çizmek istiyorum. Buradan tekrar çağrım YPG yönetimine, Şam yönetimi ile olumlu bir angajmana girsinler. Suriye'nin geleceğini beraber inşa etmek için ellerinden geleni yapsınlar. Oradaki silahlı unsurlarla dünyadan topladıkları bir ton teröristle Türkiye ve bölge için tehdit olmaktan çıkarsınlar kendilerini bir an önce. Biz bunu istiyoruz."

'TEHDİTLERLE KARŞI KARŞIYAYIZ'

Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani ise Bakan Fidan ile görüşmelerinde ikili ve uluslararası konuları ele aldıklarını belirterek, "Uzun yıllarda biliyorsunuz savaş vardı. Her evi, her kenti, her köyü etkiledi, altyapı olarak, ekonomik olarak, kurumlar olarak çok zorluklar çektik ve çöküş içerisine girdik. Bugün bildiğiniz gibi yeni yeni sorunlarla karşı karşıyayız. Daha önceki yıllarda da karşılaştığımız gibi bunların başında İsrail'in tekrar eden tehditleri. Suriye'nin egemenliğine gerçekten göz koymuştur ve aynı zamanda bizim vatandaşlarımızın güvenliğini tehlikeye sokmaktadır. Tabii ki bu konuda görüşmeler devam ediyor. Doğrudan veya doğrudan olmayan tehditlerle karşı karşıyayız. Mesela Suriye'nin bölünmesi istenmektedir. Tabii ki bu girişimler bizleri mezhepsel ve ideolojik olarak bölmeyi amaçlamaktadır. Biz tabii ki bunlara karşı olmalıyız. Her şeye rağmen Suriye bugün tabii ki dengeli bir şekilde ve pratik bir şekilde çalışmalarını sürdürmektedir. Tabii ki Suriyelilerin tekrar dönmesi için de zemin hazırlamaya çalışıyoruz" dedi. (DHA)

 

 

Ankara HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve taka61.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.