78 kişinin öldüğü Kartalkaya’daki otel yangınına ilişkin davanın ilk duruşması başladı
78 kişinin öldüğü Kartalkaya’daki otel yangınına ilişkin davanın ilk duruşması başladı
Bolu'da, 78 kişinin hayatını kaybettiği otel yangınına ilişkin davanın ilk duruşması, bugün görülüyor. 700 kişilik mahkeme salonuna çevrilen Bolu Sosyal Bilimler Lisesi'nin spor salonundaki duruşmada 19’u tutuklu 32 sanık hakim karşısına çıkacak. Yoğun güvenlik önlemleri altında gerçekleştirilecek duruşmada, hayatını kaybedenlerin yakınları salona alınmaya başladı.
78 kişinin öldüğü Kartalkaya’daki otel yangınına ilişkin davanın ilk duruşması başladı
Bolu'da, 78 kişinin hayatını kaybettiği otel yangınına ilişkin davanın ilk duruşması, bugün görülüyor. 700 kişilik mahkeme salonuna çevrilen Bolu Sosyal Bilimler Lisesi'nin spor salonundaki duruşmada 19’u tutuklu 32 sanık hakim karşısına çıkacak. Yoğun güvenlik önlemleri altında gerçekleştirilecek duruşmada, hayatını kaybedenlerin yakınları salona alınmaya başladı.
Kartalkaya Kayak Merkezi'nde bulunan Grand Kartal Otel'de 21 Ocak'ta çıkan yangında 78 kişi hayatını kaybetti, 133 kişi yaralandı. Olayın ardından başlatılan soruşturma kapsamında Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede otel sahipleri, şirket yönetim kurulu üyeleri ve yöneticileri Halit Ergül, Emine Murtezaoğlu Ergül, Ceyda Hacıbekiroğlu, Elif Aras, Emir Aras, Zeki Yılmaz, Ahmet Demir, Kadir Özdemir, Cemal Özer, Mehmet Salun ile Bolu Belediye Başkan Yardımcısı Sedat Gülener, İtfaiye Müdür Vekili Kenan Coşkun ve İtfaiye Eri İrfan Acar hakkında 78’er kez 'Olası kastla öldürme' suçu ile 'Olası kastla kasten yaralama' suçlarından toplam 1998'er yıla kadar hapis cezası istendi.
BAZI SANIKLAR İÇİN 22 YIL 6'ŞAR AYA KADAR HAPİS İSTEMİ
İddianamede ayrıca otelin teknik personeli Tahsin Pekcan, Hüseyin Özer ve Bayram Ütkü, mutfak personeli Reşat Bölük, Enver Öztürk ve Faysal Yaver, iş güvenliği uzmanları Kübra Demir ile Ece Kayacan, resepsiyon görevlisi Yiğithan Burak Çetin, Mudurnu Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi yetkilileri İbrahim Polat ile İsmail Karagöz, FQC Global Sertifikasyon Anonim Şirketi yetkilisi Ali Ağaoğlu ile çalışanı Aleyna Beşinci, LPG tesisatı bakım görevlileri Doğan Aydın ile Muharrem Şen, Bolu İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Sırrı Köstereli, Bolu İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yardımcısı Bünyamin Bal, Bolu İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürü Yeliz Erdoğan ve eski Bolu İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürü Mehmet Özel'in 'Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma' suçundan 22 yıl 6'şar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. 19'u tutuklu, 32 sanığın yargılanacağı davanın ilk duruşması, bugün görülecek.
OKUL ÇEVRESİNE POLİS BARİKATI
Dava için Bolu Sosyal Bilimler Lisesi içerisinde yer alan spor salonu, 700 kişilik mahkeme salonuna dönüştürüldü. Mahkeme salonu, kamera sistemlerinden alt yapısına kadar son teknoloji ile donatıldı. Öğrenci pansiyonu olarak kullanılan alandaki yemekhane de avukatların duruşma aralarında kullanabileceği 150 kişilik dinlenme alanı haline getirildi. Okulda ayrıca kadın ve erkek tutuklular için ayrı bölümler hazırlandı. Mahkemenin yapılacağı okulun çevresi, polis ekipleri tarafından barikatlarla tamamen kapatıldı. Yeni otopark alanları oluşturulurken, polis ekipleri de yoğun güvenlik önlemi aldı.
1000 POLİS GÖREV YAPIYOR
Okula giden ana yol, iki yönlü olarak ulaşıma kapatıldı. Mahkeme salonuna girecek kişilerin, polis ekiplerinin oluşturacağı kontrol noktalarından listedeki isimlerine bakılarak girişlerine izin veriliyor. Mahkeme boyunca okul içerisinde ve dışında çevre illerden gelen takviye ekiplerle birlikte yaklaşık 1000 polis görev yapıyor. Mahkeme salonunun önüne AFAD ve Kızılay ekipleri tarafından görevliler için de çadırlar kuruldu.
Hayatını kaybeden 78 kişinin aileleri ve oteldeki yangından sağ kurtulan kişiler ile çok sayıda vatandaş duruşmanın görüleceği salona akın etti. Davaya katılacak olanlar polis kontrol noktasından geçirildikten sonra alana alınıyor. Çok sayıda vatandaşlar da ellerinde ‘Başka Ceren yok’, ‘İhmail değil, olası kast’, ‘Yangının adı Kartalkaya’, ‘Hesap verilmeden yas tutulmaz’ yazılı dövizler taşıdı.
AİLELERDEN BASIN AÇIKLAMASI
Bolu Kartalkaya’da, Grand Kartal Otel’deki yangın faciasına ilişkin bugün görülecek ilk duruşma öncesi hayatını kaybeden kişilerin yakınları, duruşma salonunun önünde basın açıklaması yaptı. Grup adına basın açıklamasını yapan ‘Başka Canımız Yok Derneği’ üyesi Zeynep Kotan şunları söyledi:
“Biz bugün burada evlatlarını, kardeşlerini, eşlerini, annelerini, babalarını, torunlarını, yeğenlerini, en sevdiklerini 21 Ocak 2025 gecesi Grand Kartal Otel'de kaybeden aileler olarak bulunuyoruz. O gece yalnızca bir yangın çıkmadı. O gece göz göre göre gelen, bile bile yapılan ve engellenmeyen bir katliam yaşandı. Bunun adı ihmal değil, bunun adı cinayettir.
Grand Kartal Otel, Kartalkaya'daki en büyük ve en bilinen otellerden biri. Otelin sahipleri ve yöneticileri bu binayı avuçlarının içi gibi tanıyordu. Yangın riskini, güvenlik açıklarını, eksik yangın tüplerini, olmayan yangın merdivenlerini, yıllardır bakımı yapılmayan sistemleri biliyorlardı. Ve biliyorlardı ki bir yangın çıkarsa burada insanlar ölecek. Yine de hiçbir önlem almadılar. Ve ne yazık ki yangın sırasında bile Grand Kartal Otel’in sahipleri, yöneticileri ve çalışanları hiçbir şey yapmadı. Ne bir uyarı verdiler ne bir alarm sistemi devreye girdi. Misafirler tek bir kelimeyle bile uyandırılmadı. Onlar arabalarını kurtarmaya giderken bizim canlarımız içeride dumandan boğuluyordu. Bizim sevdiklerimiz ölümden ölüm beğenirken, otel sahipleri çoktan karşı otele geçmiş. Meyvelerini yiyorlardı.
Bu nasıl bir umursamazlık, nasıl bir merhametsizlik, nasıl bir vicdansızlıktır? Biz her şeyi takip ettik, ediyoruz. Olaydan yalnızca bir ay önce hazırlanan ve otelde yangın önlemlerinin eksikliğini açıkça ortaya koyan, ancak otel sahiplerinin ‘bu önlemler çok masraflı olur’ diyerek geri çektirdiği yangın raporunu biliyoruz.
Bu ihmale göz yuman yetkilileri, yangının söylenenden daha erken başladığını, yangın anında yalnızca ayrıcalıklı misafirler için yapılan kurtarma operasyonunu, tüm otel yöneticilerinin ve personelinin kurtulduğunu, bilirkişi raporunda da açıkça belirtilen ‘altın zamanın’, canlarımızı kurtarmak için değil, otel sahiplerinin arabalarını çıkarmak için kullanıldığını, karartılan delilleri, silinen kamera kayıtlarını da biliyoruz. Artık tek bir beklentimiz var. Yargılama süreci şeffaflıkla yürütülsün ve tüm gerçekler gün ışığına çıksın.”
‘KARTALKAYA'DA SADECE CANLAR DEĞİL, GÜVEN DUYGUSU DA YANIP KÜL OLDU’
Zeynep Kotan, tüm sorumluların hesap vermesi gerektiğini istediklerini ifade ederek, “Biz bugün burada, bu katliamda sorumluluğu bulunan herkesin ve her kurumun hesap vermesini talep ediyoruz. Bugün sanık sandalyesinde oturanlara ek olarak, görevini yerine getirmeyen kamu görevlileri hakkında da derhal soruşturma izinlerinin verilmesini bekliyoruz. Bilirkişi heyetinin, bu yangında birinci dereceden sorumlu olduğu belirtilen Kültür ve Turizm Bakanlığı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı hiçbiri bu zamana kadar soruşturma izni vermedi. Yasalar çerçevesinde verilmesi gereken bu izinlerin bir an önce verilmesini bekliyoruz. O gece 78 can yitirdik. 36’sı çocuktu.
Ölenlerin yaş ortalaması yalnızca 27,5’tu. Yani hayatlarının daha başındaydılar. Onlar yeni bir yüzyıla umut atmış bir kuşağın temsilcileriydi. Ama 2025’in bir kış gecesinde aç gözlülüğün karanlığında nefessiz bırakıldılar. Biz çocuklarımızı, kardeşlerimizi, torunlarımızı geleceğe hazırlıyorduk mezara değil. Onların öldüğü yer bir savaş alanı değildi, bir tatil oteliydi.
Sabah kayak yapacaklardı. Ama sabaha ulaşamadılar. Çünkü o binada bulunanlar ve o binaya göz yumanlar kendi keyifleri ve maddi çıkarları uğruna bu ülkenin gençlerini, çocuklarını bile bile ölüme terk ettiler. Biz buradayız. Yasımızı bir kenara koyduk. Canlarımız için dimdik ayaktayız. Kim susarsa, kim geri durursa bu katliama ortak olur. Bu dava sadece bir adalet arayışı değil, bir insanlık sınavıdır. Kartalkaya'da sadece canlar değil, güven duygusu da yanıp kül oldu. Ama biz bu türlerden adaletin ateşini yakacağız. Evlatlarımız için insanlık için bu ülkenin onuru için” dedi.
'DÖKTÜĞÜMÜZ GÖZYAŞLARINI BİZ BİLİRİZ'
Bolu'da 78 kişinin yaşamını yitirdiği Grand Kartal Otel yangınında 3 yakınını kaybeden Valeria Prigina, "Burada her yerde acı bir tablo var. Bizim ailemizden 3 kişi gitti. Döktüğümüz gözyaşlarını biz biliriz. Bu kadar ailenin acı yaşaması gerekmiyordu. Bu akılalmaz ve kabul edilmeyecek bir olaydı. Dolayısıyla buradayız. Gelecekte bir daha aynıları yaşanmasın. Tüm ihmalleri bir kenara bıraktım, insanlık diye bir şey var. Bunu her gün düşündükçe nasıl böyle bir şey olur? Neden insanlar uyandırılmadı? Neden insanlara haber verilmedi? Diğer ihmalleri de koyduğumuzda ben anlayamıyorum. Anlamak istemiyorum" dedi.
'78 KİŞİ ADALET İSTİYORUZ'
Yangında 2 yakınını kaybeden Sibel Özdemir ise "Hayatını kaybeden 78 kişi için adalet istiyoruz. Bizim canımız yandı. Başkalarının canı yanmasın. Adalete olan güvenimiz sarsılmasın istiyoruz. Suçlular cezalarını çeksin istiyoruz" diye konuştu.
DURUŞMA BAŞLADI
Bolu'da 78 kişinin hayatını kaybettiği Grand Kartal Otel yangını davasında ilk duruşma başladı. Bolu Sosyal Bilimler Lisesi'nin spor salonundaki duruşmaya 19'u tutuklu 32 sanığın tamamı katıldı. Duruşma salonunda sanıklarla ilgili kimlik tespiti ve yoklama alınmaya başlandı. Duruşmada; CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, TBMM Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki Otel Yangınını Araştırma Komisyonu Başkanı ve AK Parti Erzurum Milletvekili Selami Altınok da kendilerine ayrılan kısma oturup, duruşmayı takip etmeye başladı.
SANIKLARI GÖRÜNCE FENALAŞTI
Duruşmada sanıklar içeri girdiği sırada yangında oğlu Yılmaz Sarıtaş (51) ile torunları Doruk ve Nehir'i kaybeden Gülizar Sarıtaş fenalaştı. Gülizar Sarıtaş, sağlık ekibinin müdahalesi sonrası salondan çıkarıldı.
'DAVANIN SİYASİLEŞMESİNİ İSTEMİYORUM'
Bolu'daki otel yangınında oğulları Bilal Gültekin, Enes Gültekin, kızı Rümeysa Gültekin, gelini Sena Gültekin ve 4 torunu olmak üzere toplamda 8 yakınını kaybeden avukat Yüksel Gültekin, sanıkların kimlik tespiti başlamadan önce mahkeme heyetinden kısa bir söz hakkı istedi. Avukat Gültekin, cübbesini çıkararak yaptığı konuşmada, "Hayatta 8 evladının arkasından, duruşmalarında avukat olmak varmış. Avukat olarak konuşmayacağım için cübbemi çıkarıyorum. Gelerek destek verenlere teşekkür ediyorum. Davanın siyasileşmesini istemiyorum. Avukat olarak davanın kişiselliğine inanıyorum. Bu meseleyi siyasallaştırmayalım. Yargılama süresince mahkemeyi rahat bırakalım. 78 candan Bilal'imi kaybettim. Boğaziçi mezunuydu. Kurduğu şirketle ihracat yapan vergi veren biriydi. Gelinim Zehra, ODTÜ İşletme mezunuydu. Türk Hava Yolları'nda çalışıyordu. Maaşından burs verdiği 18 kişi çıktı. Kızım Rümeysa 15 yıllık eczacıydı, doktordu. Torunlarım 11, 8, 5 ve 2,5 yaşındaydı" dedi.
'ÖTE DÜNYADA DA İKİ ELİMİZ YAKANIZDADIR
Avukat Gültekin, "Merhametsizlere sormak istiyorum. 2 arabayı kurtarırken kapıları açmayıp, o insanların evlatlarının ölmesine nasıl razı oluyorsunuz? Ceza almanız için elimizden geleni yapacağız. Biz bu dünyanın tek olduğuna inanmıyoruz. Öte dünyada da iki elimiz yakanızdadır. Mahkemenin vereceği cezayı bilmem ama vicdanınızdan kurtulamayacaksınız. Buraya getirilen sanıklar, sorumluların bir kısmıdır. Turizm Bakanlığı yetkilileri dışarıdadır. Bu engeli de aşacağız inşallah. Bu merhametsiz yürekleri alıp, yargının karşısına çıkaracağız. Adaletin tecelli edeceğine inancım tamdır. Olay karşısında beyanda bulunurken, gerçek dışı konuşacak ve sahte gözyaşı dökecek bu sanıkların sözlerini kaldıramayacağım. Duruşma salonundan ayrılmak istiyoruz" diye konuştu. Gültekin ve diğer yakınları, daha sonra salondan ayrıldı.
SAVUNMALAR BAŞLADI
Bolu’da, 78 kişinin hayatını kaybettiği Grand Kartal Otel yangının duruşması, verilen aranın ardından yeniden başladı. Grand Kartal Otel’in sahiplerinin diğer oteli olan Gazelle Resort Otel’in Müdürü tutuklu sanık Ahmet Demir’in savunması alındı. Ağlayarak savunma yapan Ahmet Demir, “Samimi duygularımla yaşadığım üzüntüyü paylaşmak istiyorum. Orada yitirilen her can için gecelerce uykusuz kaldım. Hala aklımdan çıkmıyor. Gözyaşı döküyorum. Hepimizin ailesi, evladı var. Olmasa bile vicdan taşıyoruz. Giden canları geri getiremeyiz ama acısını yaşıyoruz. Ölenlere rahmet yaralılara şifa diliyorum. Allah milletimize böyle acılar yaşatmasın” dedi. Bu sırada duruşma salonundan bir kişi “Sen de yanıp geberseydin keşke” diye bağırdı.
Savunmasına devam eden Demir, “ Otel sahiplerini iyi tanıyan biriyim. Ailenin hiçbir ferdinin bile isteye birinin zarar görmesine göz yumması olası değildir. Bildiğiniz gibi aile ile aynı çatı altında birkaç otel bulunmaktadır. Oteller aynı aileye ait olduğundan personel birbirine yardımcı olmaktadır. Ama resmi olarak bir görev yükümlülüğü yoktur. Ben Gazelle Otel’de müdürüm. Grand Kartal Otel’de herhangi bir yetki ve sorumluluğum yoktur. Kimse kimsenin yönetimine karışmadığı gibi sorumluluğunu da almaz. Grand Kartal Otel’in sorumlularından olduğuma dair herhangi bir belge yoktur. Telefonumun sinyalleri incelendiğinde çalıştığım otelde sinyal vermektedir. Grand Kartal Otel’de çok nadir ziyarete gittiğim de sinyallerde görülebilir. O otelde bir sorumluluğum yoktur. Ben telefonla aranmadım, mesaj atılmadı, bana o otelle ilgili bilgi verilmedi. Yöneticisi olsam bana bu bilgi verilirdi” dedi.
Mahkeme Başkanının, Grand Kartal Otel’in Muhasebe Müdürü Kadir Özdemir’in yangın raporu eksiklikleriyle ilgili kendisine bir şey sorup sormadığıyla ilgili soruya Ahmet Demir, “Hayır, beni aramadı. Evrak içeriğine vakıf değilim, evrakın hazırlanması adına hatır için Bolu Belediye Başkan Yardımcısı Sedat Gülener ile bir telefon görüşmesi yaptım. Sedat Gülener, hafta içinde gerekli arkadaşlara ileteceğini söyledi. Yılbaşına doğru bana döndü ve işleminiz tamam dedi. Ne işlem olduğunu bilmiyorum. İddiaları kabul etmiyorum. İşlemin sonuçlandığını Kadir mi Sedat mı söyledi net hatırlamıyorum. İtfaiye Müdürü Kenan Coşkun, yangın raporuyla ilgili telefonda, ‘hafta içinde soralım bilgi veririz’ dedi. Kadir Özdemir’in sunduğu bir başvuru var, yıl sonu gelmeden bitebilir mi diye sordum” diye cevap verdi.
DURUŞMAYA ARA VERİLDİ
Bolu’da 78 kişinin hayatını kaybettiği Grand Kartal Otel faciasının duruşmasına salondaki elektrik arızası nedeniyle 13.45'e kadar ara verildi. Duruşmaya katılanlar hava almak için dışarıya çıktı.
'ESAS SANIK OLMASI GEREKEN KİŞİLER, BUGÜN HAKİM KARŞISINDA DEĞİL'
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 78 kişinin yaşamını yitirdiği Bolu Kartalkaya yangın faciasının ardından açılan davanın ilk duruşmasına katıldı. Burada açıklamalarda bulunan Özel, “Esas sanık olması gereken kişiler, bugün hakim karşısında değil. Bunun tek sorumlusu var; o da Turizm Bakanı. Çünkü o izin vermiyor. Savcı diyor ki; 'Benim şu kamu görevlilerini de yargılamam lazım.' Turizm Bakanlığı izin verecek, vermiyor. Neden vermiyor? Çorabın söküğünü bir tutarsa, 'çektikçe, çektikçe bana kadar gelir.' Bunu biliyor Turizm Bakanı” dedi. Özgür Özel, en kısa sürede kamu görevlilerinin de hakim karşısına çıkmasını ümit ettiklerini söyledi.
'BİRİNCİ GÜN HERKES GELİR'
Soma faciasının davalarını hatırlatan Özgür Özel, şöyle konuştu:
"Bunun dışında benim samimi olarak hatırlatacağım, hatırlatmayı kendime bir görev bildiğim konu şudur. Bugün kamuoyunun ilgisi, basının ilgisi, herkesin ilgisi en üst düzeyde. Bu, adalet talep eden mağdurlar, aileler için son derece önemli. Ancak Soma'da da böyle olmuştu. İlk gün aynen burada olduğu gibi 301 aileden birer kişi içeri alınmıştı. Bugün de ilk başta öyle yapılmıştı, sonra ikinci kişiler alındı. Soma'da 4 kilometre kuyruk vardı mahkemenin önünde, içeri girmek isteyenlerle ilgili. Herkes de diyordu ki; 'Unutursak yüreğimiz kurusun.' Yapılan blok duruşmaları, tamamını takip etmiş birisi olarak söylüyorum ilk günden son güne kadar. En sonunda, 83 duruşmanın sonunda biz salonda toplam 150 kişiydik arkadaşlar. Sonra da ölen kişi başına 5,5 gün yattılar ve çıktılar."
'HEPSİ ASLAN PARÇASI MEHMETÇİK'
12 askerin şehit olmasıyla ilgili de konuşan Özel, "Bir de tabii bir büyük acıyı Türkiye yaşıyor. 3 yıl önce şehit olmuş üsteğmenimizin naaşına erişmek için yapılan bir mağara araması sırasında, şu ana kadar ben mahkemeye girdiğim sırada 12 diye öğrenmiştim, askerimizin şehit olduğunu öğrendik. Bir kere şehitlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine ve milletimize sabır diliyoruz. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin başı sağ olsun. Ancak kamuoyunun ve hepimizin burada bir boş mağaraya girerken, bu kadar çok askerimizin birden oraya girmesini, gerekli tedbirlerin alınmamış olmasını, öncesinde bütün teçhizatı ile birlikte ölçüm yapacak uzmanın girip de ondan sonra bunun yapılması yerine, her birinin aynı anda ve bu tedbirsizlikle girip şehit olmuş olmasını milletin vicdanı kabul etmiyor. Devlete emanet 12 tane civciv ölse hesabı sorulur. 12 tane civcivi kaybetseniz insan der ki; 'ya ne yaptın, can bunlar' der. Bunların hepsi aslan parçası Mehmetçikler ya da uzmanlar, erbaşlar, komutanlar. Bu kadar büyük bir sorumsuzlukla ve tedbirsizlikle davranılmış olmasını aklım da almıyor, içime de sinmiyor. Bu memlekette kimse de içine sindiremiyor. Tabii ki cenazeler kalktıktan sonra arkadaşlarımız konunun Meclis zemininde de araştırılması için çaba içine girecekler. Ama ortada büyük bir ihmalin, büyük bir sorumsuzluğun olduğunu da görmek lazım. Bir kez daha yüreğimiz yanıyor ve kabullenemiyoruz. Bunu ifade etmek isterim" dedi.
'ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCISI TEBRİK EDERİM'
Özel, hakkında açılan soruşturmaya ilişkin, "Soruşturmayı yargı sistemimiz açısından olumlu bulduğumu ifade etmek isterim. Soruşturma dün akşam saatlerinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı açısından açıldı. Kendisini Türkiye başsavcısı bilen ve hiç şüphe yok ki bugün Ankara Cumhuriyet Başsavcısını ezerek, onun yetki alanına girerek, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yapması olası bir yetki ve had aşımına karşı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın apar topar da olsa pazar günü akşam kendi yetki ve sorumluluk alanını korumaya yönelik olarak atmış olduğu adımı takdirle karşılıyorum. Bir soruşturma açılacaksa, o soruşturmanın yeri Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'ydı. O açıdan iyi bir şeydir. Benim hakkımda soruşturma açarlar, fezleke düzenlerler; o ayrı bir meseledir. Ama İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'nın önce Ümit Özdağ olayında Antalya Cumhuriyet Başsavcısının, sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcısının yine Kayseri Cumhuriyet Başsavcısının yetkilerini tanımayıp, onlara mesleklerini öğretip, adeta onları paspas edip, kendisini 'ben ayrıcalıklıyım. Ben beyefendi tarafından görevlendirildim. Ben hudut tanımam, sınır tanımam. İstanbul'un bu tarafına da bakarım, bu tarafına da bakarım. Anadolu'ya da ben bakarım. Her yere ben bakarım' diyecek hadsizliğine bu kez fırsat vermedikleri için Ankara Cumhuriyet Başsavcısını tebrik ediyorum. Doğru iş yapmış" diye konuştu.
ÜMİT ÖZDAĞ: SALONDA ÇOK AĞIR BİR HAVA VAR
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ da duruşmaya katıldı. Özdağ, duruşmaya verilen arada gazetecilere açıklama yaparak şunları söyledi:
“Salonda çok ağır bir hava var. Bu insani hataların sonucunda olduğu kadar hatta ondan daha fazla sistemsel bir hatanın sonucunda gerçekleşmiş insani bir felaket. Yargılamanın daha uzun süreceği, sorgunun başında ortaya çıkmış durumda. İlk sanık ifadesini veriyor ve hem sanık avukatının savunması hem şikayetçi ailelerin avukatlarının soruları gerçeğin bulunması ve suçluların tespit edilmesi, suçluların belirlenmesi sürecinin uzun süre devam edeceğini gösteriyor. Ancak sadece içerideki sanıklar mı suçlu yoksa o salonda sanık olarak bulunması gereken başka insanlar da var mı? Sanıkların avukatları bu konuda ciddi iddialar gündeme getiriyorlar, mahkeme salonu dışında ama her şeyden önce yakınlarını kaybedenlerin ağır acısının hala salonun içinde atmosferin üzerine çökmüş şekilde teneffüs etmek mümkündü."
Haber-Kamera: Murat KÜÇÜK-Mutlu YUCA-Ali Sencer ARSLAN-Zübeyde ÖZMEN/BOLU,(DHA)
Bolu HABERİ
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.