İstanbul- Gazze Mahkemesi Başkanı Falk: Soykırım karşısında sessizlik suç ortaklığıdır

Devran GÜNDÜZ- Feridun AÇIKGÖZ/ İSTANBUL, (DHA)-GAZZE'de sivillerin korunması ve kalıcı barışın sağlanması için düzenlenen 'Gazze Mahkemesi Acil Durum Basın Toplantısı'nda konuşan Gazze Mahkemesi Başkanı ve eski Birleşmiş Milletler (BM) Filistin Raportörü Richard Falk, "Soykırımı durdurmak için derhal uluslararası bir koruma gücü gönderilmeli. Sessizlik suç ortaklığıdırö dedi.

 

İsrail Hükümeti'nin 7 Ağustos'ta Gazze'nin bir bölümünün işgal edilmesi planını oylamasının ardından Gazze Mahkemesi, uluslararası çağrıda bulunmak üzere İstanbul'da acil durum basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan Gazze Mahkemesi Başkanı ve eski Birleşmiş Milletler (BM) Filistin Raportörü Richard Falk, 22 aydır belgelenen soykırıma karşı uluslararası toplumun sessiz kaldığını ifade etti. Falk, BM Genel Kurulu yetkisiyle silahlı uluslararası koruma gücü oluşturulması gerektiğini vurgularken, insani yardımların engelsiz ve sorunsuz ulaştırılmasının da acil öncelik olduğunun altını çizdi. Gazze Mahkemesi, yayımladığı acil durum bildirisiyle uluslararası toplumu 'Sivillerin korunması ve kalıcı barışın sağlanması' için harekete geçmeye çağırdı. Açıklamada, yaklaşık 1 milyon Filistinlinin açlık ve korku içinde yaşadığı bölgede soykırımın en ölümcül aşamasına geçildiği vurgulandı. Birleşmiş Milletler ve dünya hükümetleri acilen harekete geçmeye davet edilerek, “Bu belki de Gazze soykırımının felaketle sonuçlanmasını engellemek için son fırsattırö ifadeleri kullanıldı. Toplantıda Richard Falk'a İslam İşbirliği Gençlik Forumu Başkanı Taha Ayhan'da eşlik etti.

 

'PROTESTOLAR 22 AYDAN UZUN SÜREDİR DİKKATE ALINMAMIŞTIR'

Gazze Mahkemesi adına bildiriyi okuyan mahkeme başkanı Richard Falk, "7 Ağustos'ta Netanyahu hükümetinin Ulusal Güvenlik Kabinesi, İsrail'in kendi askeri komutanlığının karşı çıkmasına rağmen, soykırımın en ölümcül aşamasına geçilmesini, yani yaklaşık 1 milyon aç ve korku içinde yaşayan Filistinlinin sığındığı Gazze Şehri'nin bir kısmının işgal edilmesini onayladı. Ayrıca İsrail Başbakanı, alınan bu kararın ötesine geçerek tırmanışın Orta Gazze'yi de kapsayacağını duyurdu. Yaklaşan bu tırmanış, BM üyesi hükümetleri, Birleşmiş Milletler'i ve diğer çok taraflı kurumları derhal ve köklü bir şekilde harekete geçmeye zorlamaktadır. Filistin Yönetimi'nin BM'deki deneyimli temsilcisi Riyad Mansur mevcut aciliyeti şu sözlerle dile getirdi: '...Filistinlileri kesin ölümden kurtarmak için derhal uluslararası bir koruma gücü gönderin.' Biz, Gazze Mahkemesi olarak, soykırım karşısında sessizliğin suç ortaklığı anlamına geldiğini düşünenlerle aynı safta olduğumuzu ilan ediyoruz. İsrail'in Gazze'deki soykırımına yönelik kınama sözleri ve şiddet içermeyen protestolar 22 aydan uzun süredir dikkate alınmamıştır" dedi.

 

'GERÇEĞİ DİLE GETİREN BM GÖREVLİSİ CEZALANDIRILMIŞTIR'

Richard Falk, “BM'nin İşgal Altındaki Filistin Özel Raportörü'nün otoriter raporları, İsrail'in soykırımını açığa çıkarmış ve belgeleyerek ortaya koymuştur; ancak gerçeği dile getiren BM görevlisi cezalandırılmıştır. Bu hafta El Cezire'den beş gazetecinin -muhabirler Anas el-Şerif ve Muhammed Kureyke, kameramanlar İbrahim Zaher ve Muamen Aliwa ile asistanları Muhammed Aliwa'nın- hedef alınarak öldürülmesi, dünyaya soykırımın gerçeklerini aktarmaya çalışan, sürekli tehdit edilen ve haksız yere Hamas üyesi olmakla suçlanan Filistinli gazetecilerin sayısını 238'e çıkardı. Benzer biçimde, bazı Batılı liberal demokrasiler kamuoyu baskısıyla İsrail'le açık iş birliklerinden geri çekilmiş, hatta gecikmiş de olsa Filistin devletini tanımışlardır. Ancak aynı zamanda kendi ülkelerinde Filistin yanlısı protestoları ve barışçıl egemenlik girişimlerini cezalandırıcı uygulamalarla bastırmışlardır" diye konuştu.

 

'HAREKETSİZ KALINIRSA ÇOK GEÇ KALINMIŞ OLACAKTIR'

Falk, “Gazze'de insani vakfılar tarafından dört gıda dağıtım noktasına oluşturulmuş; ancak bu alanlar İsrail ordusunun çaresiz ve aç Filistinli sivillere karşı zalim ve intikamcı saldırılar gerçekleştirdiği ölüm tarlalarına dönüşmüştür. Dünya, soykırımı sona erdirmek için harekete geçmekte çok uzun süre bekledi; eğer şimdi de hareketsiz kalınırsa çok geç kalınmış olacaktır. Bu, Gazze soykırımının felaketle sonuçlanmasını engellemek için belki de son fırsattır. Bugün acil olarak sorulması gereken soru şudur: Soykırımın önlenmesi adına şimdi ne yapılmalıdır? Tecrübelerimiz bize göstermektedir ki; gerekli eylemler, soykırımı durdurmak ve Filistin'in meşru haklarını gözeten kalıcı bir barışa giden yolu; bir BM Genel Kurulu'nun A/RES/ES-10/22, A/RES/ES-10/23, A/RES/79/88, A/RES/79/141 ve A/RES/ES-10/27 sayılı kararları, Gazze'ye insani yardımların derhal ve yeterli ölçüde ulaştırılması çağrısında bulunmaktadır. Biz, bundan daha azını değil, Gazze'de derhal silahlı müdahale yetkisi verilmesini ve başarının garanti altına alınması için gereken tüm imkânların sağlanmasını öneriyoruz. Bu bağlamda, dünyanın dört bir yanındaki hükümetleri, şimdiye dek Gazze'deki soykırımı, savaş suçlarını ve insanlığa karşı suçları durdurma girişimlerinde engellenmiş olan, ancak dünyanın neredeyse tüm ülkelerini temsil eden BM Genel Kurulu'nu veto engeli olmaksızın yetkilendirmeye davet ediyoruz" dedi.

 

'İSRAİL GÜÇLERİ TAMAMEN VE KALICI OLARAK GAZZE'DEN ÇEKİLENE KADAR KONUŞLANMALI'

Falk, "İsrail'in suçlarının ciddiyeti, halen Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Uluslararası Adalet Divanı'nda görülen davalarda yargısal değerlendirmeye tabi tutulmaktadır. Aç bırakmanın bir silah olarak kullanılması ve soykırım eylemlerinin inandırıcılığı bu süreçlerde değerlendirilecektir. Ancak bekleyemeyiz. Acil müdahale için şimdi harekete geçmeliyiz. Durumun ağırlığı ve Gazze'deki vahamet göz önüne alındığında, Genel Kurul'u, İsrail'in soykırımını sona erdirmek üzere derhal ve acilen uygun donanıma ve finansmana sahip bir silahlı müdahale gücü oluşturma yetkisini vermeye çağırıyoruz. Bu uluslararası koruma gücü, İsrail güçleri tamamen ve kalıcı olarak Gazze'den çekilene kadar konuşlanmalı ve uluslararası denetim altında yardımın İsrail müdahalesi olmadan güvenli şekilde ulaştırılmasını sağlamalıdır. Ardından Gazze'de, Filistin halkının gelecekteki siyasi liderliğini seçme egemen hakkına saygı gösterilerek uluslararası gözetim altında özgür seçimler organize edilmelidir.2 Sadece bu tür köklü adımlar, zamanımızın en büyük ahlaki krizini çözme umudu taşımaktadır. Bugün harekete geçilmezse, bu, insanlığın tarihi bir utancı olarak hatırlanacaktır. Gazze Mahkemesi, İsrail'in ve suç ortaklarının işlediği suçları belgeleyen güvenilir bir arşiv oluşturmayı kendine adamıştır. Ayrıca Ekim ayı sonunda yapılacak bir nihai oturumda, dünya çapında sivil toplum aktivizmini harekete geçirerek ulusal hükümetlere, Gazze soykırımını doğrudan ya da dolaylı olarak destekleyen tüm faaliyetleri durdurmaları için baskı yapmayı ve 1970'ler ile 1980'lerdeki apartheid karşıtı kampanyalar gibi etkili dayanışma girişimlerini teşvik etmeyi planlamaktadır" diye konuştu.

 

'FİLİSTİN HALKINI KISKACA ALAN AÇLIK VE HASTALIK DÜZEYİNDE BİR ÇARESİZLİKLE ASLA YÜZLEŞMEMİŞTİ'

Falk, "Ancak mevcut acil durumda, Güney Afrika'daki apartheid'e karşı mücadeleyle kıyaslandığında, Gazze'de yaşananların ölçüsü ve korkunçluğu çok daha büyük olup, bu yaklaşım tek başına yeterli değildir. Güney Afrika direnişi, apartheid rejiminin tüm acımasızlığına rağmen, bugün Gazze'deki Filistin halkını kıskaca alan açlık ve hastalık düzeyinde bir çaresizlikle asla yüzleşmemişti. Duruma yanıt verebilmek için Gazze nüfusunu soykırımın son aşamalarından kurtarmak amacıyla silahlı bir uluslararası kurtarma operasyonunun uygulanması yönünde iki yol öneriyoruz. Her iki yol da geçmiş BM Genel Kurulu kararlarına dayalı meşruiyete sahiptir, ancak hiçbiri şimdiye kadar Gazze'deki acil durumun şiddeti ve büyüklüğü karşısında uygulanmamıştır. Eğer BM üyeleri arasında birleşik bir siyasi irade sağlanabilirse, her iki yol da soykırımı sona erdirme potansiyeline sahiptir: • Barış için Birleşme Kararı (377(V) sayılı karar) - Güvenlik Konseyi uluslararası barış ve güvenliği tehdit eden durumlarda harekete geçmezse, Genel Kurul'un yetkisini kullanabilmesini 2 “19 Temmuz 2024 tarihinde yayımladığı danışma görüşünde Uluslararası Adalet Divanı, İsrail'in Gazze'de işgalci güç olduğunu vurgulamıştır. Ayrıca BM Genel Kurulu'nun A/RES/78/78, A/RES/78/192, A/RES/78/170, A/RES/79/163 ve A/RES/79/229 sayılı kararları, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını ve işgal altındaki topraklar üzerindeki denetim ve egemenlik hakkını teyit etmektedir" dedi.

 

'BM GENEL SEKRETERİ'NE ACİL TOPLANTI ÇAĞRISI YAPMA YETKİ VE SORUMLULUĞU VERİLMESİ GEREKİR'

Falk, “Koruma Sorumluluğu (R2P) - 2005 BM Zirvesi'nde oy birliği ile kabul edilmiş ve özellikle soykırım ve diğer ciddi uluslararası suçlara karşı BM'nin etkili bir şekilde harekete geçmesini zorunlu kılmıştır. 3 Bu bildiriyi BM üyesi hükümetlere ve onların diplomatik temsilcilerine dağıtırken, silahlı müdahale çağrısına destek amacıyla şu adımlar da atılabilir: İsrail'e tüm silah ve mühimmat sevkiyatlarının askıya alınması; İsrail ile tüm diplomatik ilişkilerin askıya alınması; İsrail ile ticaret ve yatırımların askıya alınması; İsrail'in kültürel, eğlence ve sportif faaliyetlere katılımının boykot edilmesi; İsrail'in belirli BM faaliyetlerine katılım haklarının askıya alınması; Güvenlik Konseyi kararı veya Genel Kurul girişimiyle harekete geçirilebilecek bir insani koruma gücünün oluşturulması, BM Genel Sekreteri'ne acil toplantı çağrısı yapma yetki ve sorumluluğu verilmesi. Uluslararası Adalet Divanı'nın 19 Temmuz 2024 tarihli danışma görüşüne uygun olarak İsrail'in İşgal Altındaki Filistin Topraklarındaki hukuki varlığının tanınmasının geri çekilmesi; Güney Afrika'nın başvurusu üzerine 26 Ocak 2024'te verilen ICJ kararında belirtildiği üzere, Gazze'deki İsrail soykırımına karşı tüm imkanlarla harekete geçilmesi; Gazze'deki açlık ablukasını kırmak için 'özgürlük filosu' oluşturulmasına destek verilmesi; 'Barış için Birleşme Kararı' ve 'Koruma Sorumluluğu' çerçevelerinin İsrail soykırımının sürdürülmesini gözlemlemek ve önlemek için zorunlu mekanizmalar olarak yeniden canlandırılması" diye konuştu. (DHA)