Bankadan kredi çekerek sokak hayvanlarını besliyor

Trabzon’da yaklaşık 11 yıldır sokak hayvanlarını besleyen Efsun İsgent, her ay maaşının iki katını hayvanlar için harcarken, 4 yıldır da kredi çekerek sokak hayvanları için bankalara borçlanıyor.


Özellikle pandemi döneminde sokak hayvanlarının daha çok aç kaldığını belirten İsgent, kredi borcunun 50 bin TL’yi bulduğunu belirterek her gün gece gündüz yaklaşık 200 sokak hayvanını beslediğini söylüyor.
Maaşından fazlasını sokak hayvanlarına harcamasına rağmen ömrü yettikçe hayvanları beslemeye devam edeceğini kaydeden İsgent , her şeyin, 11 yıl önce evine aldığı evcil hayvanla başladığını belirtti.


Hayvan sevgisinin 11 yıldır sürdüğünü belirten İsgent, “Hayvan sevgisi bende 11 yıldır sürüyor. Kendi evcil hayvanımı sahiplendikten sonra hayvan sevgisi bende daha çok oluşmaya başladı. Kendi evcil hayvanımı sahiplendikten sonra onu nasıl bakacağım, nasıl yapacağım diye internette araştırma yaparken hayvanlara yapılan işkencelerle karşılaştım. Dolayısıyla gezdiğim yerlerde önüme çıkan hayvanları görünce, videolarda izlediğim kötü görüntüler gözümün önüne geldi. Bu durumdan etkilenerek hayvanları beslemeye başladım” dedi.



Her gün ortalama 200 sokak hayvanını besliyor
Her gün ortalama 200 kadar sokak hayvanını beslediğini kaydeden İsgent, “Her gün Trabzon’un çok sayıda mahallesi olmak üzere haftanın 1 günü de Zigana’ya oradan da Gümüşhane’nin Torul ilçesine kadar sokak hayvanlarına yemek bırakmak için gidiyorum. Her gün yaklaş 200 kedi köpek besliyorum. Zigana ve Torul’da beslediğim hayvanların sayısı ise 300 kadar. Bu durum bende maddi anlamda yaralar açtı diyebilirim. Kredi çekiyorum. Başlarda iyi idi, bu kadar fazla açılmıyordum. Pandemiden dolayı hayvanlar aç kalınca bu defa cebimden daha çok para harcamaya başladım. Borçlandık, dolayısıyla bizim için maddi külfeti çok fazla oldu. Dört yıldır kredi çekiyorum. Şu ana kadar biriken kredi borcum 50 bin TL bulmuştur. Özel bir sektörde çalışıyorum. Maaşımın iki katını hayvanlara harcıyorum. Yani her ay bir maaş borçlanıyorum. Çevremden bana sürekli ’Bırak, gitme artık, en azından ayda bir kere git, hem maddi hem de manevi olarak çöküştesin, kendine zaman ayır’ diye tepkiler verdiler. Ancak ben asla bırakmam, bırakmayacağım da. Allah bana sağlık verdiği sürece bu hayvanları beslemeye devam edeceğim” diye konuştu.
Hayvanların çaresizliği kendinde çok farklı duygular oluşturduğunu kaydeden İsgent, “Beni vazgeçilmez kılan şey; hayvanların çaresizliği. Buraya gelmezsem hayvanlar aç kalacak, aklım onlarda kalıyor. Gelemediğim zaman arkadaşlarımı yollayarak beslenmelerini sağlıyorum. Çalıştığım yerde arkadaşlarım ara sıra bana destek çıkıyor. Derneğimiz TRAHAYKO, oradan da mama bağışı geliyor. Onun dışında destek yok. Sürekli buraya bazı belediyeler köpek bırakıyor. İnsanlar, bakmak istemedikleri köpekleri Zigana’da besleniyor diye buraya atıyorlar. Bunlar olmazsa bir nebze önüne geçilebilir. Buradaki hayvanlar kısırlaştırılsa üremenin de önüne geçilebilir” şeklinde konuştu.

Hayvanların iğnesini kendi yapıyor
Hayvanların sağlık bakımını dahi üstlenen İsgent, “Her hafta Trabzon Büyükşehir Belediyesine ait hayvan barınağına gidip geliyordum. İğne vurma deneyimini oradan kazandım. Orada veteriner hekimlerin hayvanlara uyuz iğnesi yaparken gördüm; ben de yapmaya başladım. Dolayısıyla buralarda veterinerle gezemediğimiz için iğnelerini ben yapmak durumunda kalıyorum. Sadece uyuz iğnesi yapabiliyorum. Uyuz oldukları zaman tüyleri dökülmeye başlıyor, derileri değişiyor hasta olanlar kendini belli ediyor. Zigana’da araçların çarptığı köpekler oluyor, bacakları kırılıp sakatlananlar oluyor. Onları alıp barınağa getiriyoruz, tedavi ettiriyoruz. Tedavilerini özel veterinerlerde yaptırmaya çalışıyoruz. Yaklaşık 6,5 yıldır Zigana’ya gelip besleme yapıyorum. 11 yıldır hayvanları beslemeye çalışıyorum. Benim gibi Türkiye’de böyle fedakarlık yapan insan sayısı çok az, belki de iki elin parmağını geçmez diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

"Hayvanların eli kolu biz olmamız gerekiyor"
Hayvanların yaşam alanlarının ıssız alanlar olmaması gerektiğini kaydeden İsgent, “Hayvanların yaşam alanları ormanlar, dağlık alanlar ıssız alanlar değil. Hayvanların yaşam alanları insanların olduğu kalabalık yerler. Bizim yanımızda yaşamaları gerekiyor. Hayvanların eli kolu biz olmamız gerekiyor. Eskiden küçük bir arabam vardı onunla buralara geliyordum. Ancak malzemeler küçük olan araca sığmadığı için onun yerine büyük araçla geliyorum. Malzemeler genelde tavuk, tavuk kemiği, ekmek, kasaptan aldığım etler, mama oluyor.Hayvanlar bizi tanıyorlar. Islığımıza geliyorlar. Yemek getirdiğimizi biliyorlar” diye konuştu.
Hayvan hakları yasası konusunda düşünceleri de dile getiren İsgent, “Yakında çıkmak üzere olan bir hayvan hakları yasası var. Hayvan hakları yasasında belediyelerde ceza kapsamına alınmalı. Çünkü dağ başlarına, ıssız alanlara genelde belediyeler hayvan bırakıyorlar. Belediyeler ceza kapsamına alınmadığı sürece hayvan katliamları devam edecektir. Bu nedenle hayvan hakları yasasında belediyeler ceza kapsamına alınmalı” dedi.